The Post-Truth Era: Dishonesty and Deception in Contemporary Life by Ralph Keyes

The Post-Truth Era: Dishonesty and Deception in Contemporary Life Reviews

• 
  Tim

  
  Pretty good. Like Bok's "Lying", it assembles a good collection of data and problems about truth-telling and lying. Like Bok, he's in favour of taking honesty more seriously.
  
  Here's a thing, though. He spends a lot of time gently berating those who are more concerned with what feels right than with what is factually true (prominent examples including Presidents Clinton and Bush-II). And then he does exactly the same himself! His closing chapter begins: "At the outset... we wondered whether more lies than ever are being told. In a sense, the answer to that question is beside the point. Because if we feel more lies are being told - and we obviously do - the effect is the same regardless of whether that feeling is valid" - in other words, regardless of the factual truth involved.
  
  This seems a bit paradoxical, or self-undermining. But also the specific claim he makes here seems wrong, to me. If it were to turn out that in fact there were proportionally less lying going on nowadays, and that nevertheless we felt the opposite to be the case, that would be a new fact (or two) crying out for explanation, not one to be ignored in favour of just "believing our feelings".
  
  That said, this also begs two perennially unanswered questions: (1) why do all these writers on the alleged decline of truth (Keyes, Bok, Oborne, Frankfurt, and the rest) feel so sure that there has been a decline in respect for truth in modern times? (Many of these writers even give potted histories of attitudes to lying, which show that toleration of some lying goes back well into the pre-Christian era). And (2) a methodological question: how on earth would such a curve be measured? How do you count lies, and how do you map the count from the days of majority non-literacy to the present, and from the small and geographically fragmentary world of recorded history (bit of Greece, bit of Rome, bit of Egypt, bit of Norse legend) to the hugely documented modern era?
  
  I hate to be defeatist but it seems to me a task that one could only succeed in via a bunch of convenient idealisations (that is, white lies).
  
  If so, it might be helpful for the truth'n'lies brigade to abandon the historical questions as both unanswerable and, for many purposes, irrelevant, and focus instead on the stakes involved in truth-telling and lying (and the other relevant phenomena) from a general and not a historical point of view.
• 
  M.liss

  Very accessible and easy to read. I think I am going to use a couple of chapters from this book with my First Year Seminar on fake news and the post truth era, especially since this book came out in 2004, so it might be useful to convey that this is not a new phenomenon.
  Keyes’s chapter on the role of postmodernism and higher education in creating a post truth era is especially interesting. This is an argument I’ve seen lots of writers make, and I’m afraid it might just hold some water.
  
• 
  Galibkaan

  Keyes bu kitapta şapka çıkarılacak bir özenle yalanın tarihini yazmış, hakikat sonrası çağ diye süslü bir ifade kullandığımız dönemin aslında tamamen yalanlar üzerine kurulmuş olduğunu anlatmış. sadece toplumun sahtekar olduğunu düşündüğü politikacıların değil saygı duyduğu kesimlerin medya, akademi ve hukukun da bu yalan iklimini desteklediğini -en çok da psikoterapistler ve postmodernistler eleştiriliyor burada- anlatıyor. kurmaca ile kurmaca-dışı arasındaki çizginin giderek ve kasıtlı olarak silindiği de önemli bir saptama bence. kitabın sonunda da hakikat, insan varlığının güvencesi olarak hak ettiği yeri alıyor.
  bu yıl okuduğum en iyi kurmaca-dışı kitaplardan biri delidolu yayınlarına böyle güzel bir kitabı bizimle buluşturduğu, deniz özçetin'e de harika çevirisi için teşekkürler :)
• 
  İlkan Akgül

  Öncelikle bu kitabı artık elime aldığım için oldukça sevinçliyim. Tartışmaları çok önceye dayanıyor olsa da, Türkiye'deki teorik tartışmalara daha çok geçtiğimiz yıldan itibaren konu olabilen Post Truth (Hakikat Sonrası) Çağı, bu kitapla beraber bir yere oturmaya başlıyor. Hakikati örtmenin aslında insan ile bir alakasının olmadığı, Goril Koko'nun bile ne kadar işaret öğrenirse o kadar yalan söylediği bir dönemin Keyes gibi anlatıcıya oldukça ihtiyacı vardı bence. İnsandan hayvana, Medyadan Akademiye şüpheci bir topluma dönüşmemizde emeği geçen tüm öğelerin ince ince işlendiği kitap, Nilgün Toker Kılınç'ın sonsözüyle bitiyor ve tüm hayatımızı gözden geçirmemize vesile oluyor.
• 
  Maher Razouk

  باعتباره النوع الوحيد الذي يمكنه التحدث فعليًا، فإن الإنسان العاقل هو النوع الوحيد الذي يمكنه الكذب بصوت عالٍ. أعطت هذه القدرة للبشر الأوائل ميزة تطورية كبيرة. لقد أظهروا بالفعل إتقانهم لفنون الخداع من خلال صيد الفرائس باستخدام الفخاخ المخفية بمهارة أو عن طريق خداعهم للهروب نحو المنحدرات.
  
  ومع تطور القدرة البشرية على الكلام، تطورت أيضًا قدرتنا ليس فقط على خداع الفريسة وخداع الحيوانات المفترسة، بل أيضًا على خداع البشر الآخرين. وهذا أيضاً كان مفيداً. أولئك الذين تمكنوا من إقناع أفراد قبيلة منافسة بأن قطيع الوعل المتحرك غربًا قد هاجر شرقًا فازوا في معركة البقاء. أعطى الخداع اللفظي للبشر الأوائل ميزة البقاء على قيد الحياة لدرجة أن بعض علماء الأحياء التطورية يعتقدون أن القدرة على التحدث والقدرة على الكذب تطورتا جنبًا إلى جنب. الكلمات جعلت الكذب أسهل، بالرغم من أن الكذب يتطلب المزيد من الكلمات.في البداية، ربما لم يكن الكلام البشري مختلفًا كثيرًا عن همهمات ونقرات وصرخات كالشمبانزي. في وقت مبكر لم تكن هناك حاجة إلى أي شيء أكثر تعقيدًا. إن الرغبة في إخبار الآخرين عن أحداث مهمة ("طاردني الأسد!") ربما أخذت اللغة إلى مستوى أعلى من التعقيد. لكن الإبداع الحقيقي للّغة لم يزدهر إلا عندما أردنا خداع الآخرين. عندما يمكننا استخدام الكلمات لوصف العالم من حولنا، فلم نتمسك بالحقائق؟ كان هذا صحيحًا بشكل خاص عندما كان لدينا شيء نخفيه. وكما لاحظ الفيلسوف كارل بوبر، فإن «اللحظة التي تطورت فيها اللغة إنسانية كانت مرتبطة ارتباطًا وثيقًا باللحظة التي اخترع فيها الإنسان قصة، أو أسطورة من أجل تبرير خطأ ارتكبه».
  .
  Ralph Keyes
  The Post-Truth Era
  Translated By #Maher_Razouk
• 
  Romulus

  Nie jest to książka o aktualnej polityce. Zajmuje się nią tylko incydentalnie. Została wydana w 2004 r. i traktuje o kłamstwie. Dlaczego ludzie kłamią, jak kłamią, co sprzyja szerzeniu się "kultury" kłamstwa. Jest napisana bardzo przystępnie. Wręcz porywająco - kiedy zaczynałem czytać, nie chciałem przerywać. Uporządkowana struktura, jasność wywodu, świetny styl - a do tego książka jest przeraźliwie aktualna czternaście lat od jej wydania. Może bardziej niż w 2004 r., ponieważ dziś można obserwować, jak "kultura" kłamstwa zbiera swoje żniwo.
  
  Najważniejsze, że autor nie zostawia czytelnika z poczuciem beznadziei, choć patrząc na to, co dzieje się z demokracją w Polsce i na świecie, trudno być optymistą. Niemniej, autor przekonuje, że życie w kłamstwie jest trudniejsze, niż życie w prawdzie. Brzmi naiwnie i banalnie, ale popiera te wnioski dowodami. Zatem nie trzeba karmić się próżną wiarą. Dobre i to.
  
  W czasach triumfu skurwysyństwa i małości uznawanej za cnotę, zaskakująco podnosi na duchu. Choć nie taki jest jej cel i przesłanie.
  
  Cieszę się, że została wydana po polsku. Choć trudno ją dostać. Ale warto. Zdecydowanie warto.
• 
  Hülya Köseleci

  Oxford sözlüğü 2016 yılının sözcüğünü Post-truth (hakikat ötesi) olarak seçmişti. Bu kitap çağımızda yalanın nasıl olağanlaştığını ve gündelik yaşam refleksi haline geldiğini anlatıyor.
  İnsanın uydurması ve yalan söylemesi tarih boyunca her zaman var olsa da, çağımızda yalan, ikili ilişkilerden akademik çalışmaya, medya haberlerinden politikaya kadar her alanda olağan hale gelmiştir. Yalan kelimesi yerine “beyaz yalan” “gerçeğin örtülmesi”, “zenginleştirilmiş gerçek”, “neo-gerçek” “yapay gerçek” gibi kelimelerin türetilerek kullanılır hale gelmesi dahi, yalanın nasıl meşrulaştırıldığını gösterir.
  Yazar anlatımını ABD ve Kanada’daki ünlülerden hakikat-ötesi örnekler vererek zenginleştirmiştir.
  Yazarın son bölümde önerdiği gibi dürüstlüğün dirilmesine ve yeniden etik değerlerin oluşturulmasına gerek vardır.
  Bu konu bir Türk yazar tarafından Türkiye odaklı yazılsaydı, muhtemelen ortaya bambaşka bir kitap çıkmış olurdu.
• 
  John Thorndike

  Almost everything in this book felt familiar to me—and that is the book’s revelation. Lying has become so ingrained in our culture that I’d almost ceased to notice it. Here, Keyes points out how common it has become in politics, academia, journalism, the law, advertising and even therapy. With each chapter I thought, Yes, that’s right, I knew that. But Keyes puts it all together with a thousand examples, each one amplifying the others in a clear epidemic.
  
  It’s fascinating as well to apply the focus to oneself. How much do I lie? After watching myself for a couple of weeks, I’ll just say: more than I thought I did. Other people might be worse, and the consequences greater when the lies come from politicians or journalists. But as someone who has written memoirs, and wrestled in them with the collision of memory and invention, I found the whole topic fascinating. What a spotlight of a book this is.
• 
  Mustafa Doğru

  Günümüz toplumunun hastalıklarından olan yalan ve aldatma üzerine bir metin. Konu bazında yalanın ve aldatma durumunun detaylı bir incelemesi yapılmış. Akademiden, siyasetten, tarihten bir çok örneklerle alt başlıklarda bu konular işlenmeye devam etti. Her ne kadar gündelik hayatımızda bizlerin kanıksadığı, dürüstlüğün neredeyse bir anlam etmediği çağda, kitapta bahsedilenler hiçte yabancı gelmeyebilir. Özellikle Henry David Thoreau ve onun Walden eseri hakkındaki gerçekler beni hayal kırıklığına uğrattı. Kurgu dışı bir okuma ve içerdiği konu itibariyle etkileyici bir eserdi.
  
  A text on lying and deception, which are diseases of today's society. A detailed examination of the lie and deception situation was made on the basis of the subject. These subjects continued to be covered in sub-titles with many examples from academia, politics and history. Although in our daily life we are taken for granted and honesty is almost meaningless, what is mentioned in the book may not seem foreign at all. I was particularly disappointed by the facts about Henry David Thoreau and his Walden work. It was a non-fiction read and an impressive piece of content.
• 
  Sezen Türker

  Matrak bir anlatımı olan keyifle okunan bir kitap. Bilmediğimiz yeni bir şey söylemiyor, bildiklerimizi esprili ve keyifli bir şekilde bir araya getiriyor:
  
  "Karşı karşıyayken yalan söylemek belli miktarda yaratıcılık ve kararlılık gerektirir. İnternette, faksla veya telefonla söylemek ise gerektirmez. Biri Rembrant’sa diğeri boyama kitabıdır."
  
  "Şüpheci toplumda "Google" bir fiile dönüşmüştür. Sadece işverenler ve gazeteciler değil, aynı zamanda sevgili adaylar�� da, ne gibi yasal sorunlar yaşadıklarını, kaç kere evlendiklerini ya da gerçekten söyledikleri kişi olup olmadıklarını öğrenmek için internet arama motorlarına isimler girip rutin olarak birbirlerini "Google'larlar."
  
• 
  Roberto Yoed

  Excellent critique to boomers and postmodernists.
  
  Fails to pinpoint the genesis of lies; lies originate due to an infrastructure and superstructure innate to society since antiquity, only the cycle of lies will end when the usurpation and explotaition cease.
• 
  Arliska Fatma

  A pleasure reading from "fake news and fact check" compartment. The dark force rising - true!
• 
  Ümit Mutlu

  Günümüzü anlatan, kapsayıcı ve ilginç bir çalışma. Biraz daha güncel olabilseydi, yalanın bininin bin para olduğu asıl ortamı, yani interneti de daha kapsamlı inceleyebilirdi.
• 
  Burcu Erbil

  Şüpheci toplumda “Google” bir fiile dönüşmüştür. (276 s.)
• 
  Ozgur Deniz

  Günümüzün önemli sorunlarından 'Yalan'ı işleyen, Nice örneklere dayalı rahat ve keyifli okunan bir kitap
• 
  Ana Monari

  Ótima análise sobre o momento atual!
• 
  Batur Kılıç

  Hem çağımıza dair bir farkındalık yaratırken hem de bireye kendini sorgulatan bir kitap...
• 
  Salim

  Harikaydı! Günümüz dünyasının işleyişini öğrenmek isteyenler okusun.
• 
  moi, k.y.a.

  yorum yazacağım sonra
• 
  J. Ewbank

  I was disappointed by this book because it did not give me what I had anticipated - frankly, it gave me more than I expected.
  
  It did not tell me exactly what to do, but it gave the results of many studies to show what is going on in our society and why, and how we got to where we are.
  
  For anyone who wants to know how lies, and lying became so much a part of our society and why people don't seem to care about telling lies themselves and are not happy when others do, except those in certain jobs or positions in which we expect them to lie.
  
  This is an informative book.
  
  J. Robert Ewbank, author "John Wesley, Natural Man, and the 'Isms'"
• 
  B Massey

  An interesting and comprehensive discussion of the extent that lies invade the everyday fabric of our lives. The author's discussion leads to the consequences upon the morals and actions of a society in which lies and deception are so ingrained. A highly interesting and engrossing text.